diyaliz hastaları kaç yıl yaşar

Enİyi Erkek Görüşleri. Slyter. Bilge. +1 yıl. 12-15 yıl eğer genç ise ama yaşlı ise bu süre kısalır. Diyaliz böbreğin yaptığı işin 10da birini falan yapar ancak. Tavsiyem organ nakli ki yaş farketmez 30-40 yıl hatta daha fazla ömrü uzar hastanın. Tip1 veya 2 şeker hastaları böbrek naklinden en fazla yararı görebilecek hasta grubudur. Bu hastaları böbrek naklinden uzak tutmak, 2 yıl içinde % 50'sinin, 5 yıl içinde % 80'inin ölümüne seyirci kalmak demektir. HCV VE BÖBREK NAKLİ HCV infeksiyonu, böbrek nakli için bir engel değildir. SirozHastaları Kaç Yıl Yaşar? Siroz hastalarının yaşam süresi hakkında kesin ve net konuşmak yanlıştır. Dünya istatistiklerine bakıldığında siroz hastalarının ortalama 1 yıl ila 20 yıl arasında değişen yaşam sürelerinin olduğu görülmüştür. Ancak bu durum siroz hastaları en fazla 20 yıl yaşar demek değildir. Böbrek Nakli Olan Hastalar Kaç Yıl Yaşar? Yapılan araştırmalara bakıldığında karşımıza şu tablo çıkmaktadır; 0-19 yaş grubunda olan, böbrek yetmezliği hastaları arasında diyaliz tedavisi gören hastaların yaşam süreleri 26 yıl iken, böbrek nakli olan hastalarda 39 yıldır. 20-39 yaş grubunda diyaliz tedavisi gören hemodiyalizsüresi, sıklığı, kaç yıldır hemodiyalize girdiği, vasküler giriş yolu, açılan fistül sayısı, fistül ile ilgili yaşanılan sorunlar, fistül ile ilgili eğitim alma durumu ve hemodiyalize geliş gidişpt ya ığı yer ile ilgili toplam 13 sorudan oluşmaktadır. 2. Fistül Bakmıı ve Korunması Konusunda Bilgi Classement Meilleur Site De Rencontre Gratuit. Pfizer'in 12. Uluslararası Transplantasyon Sempozyumu, böbrek hastalıkları ve nakil konusunda bilimsel paylaşıma ev sahipliği yaptı. Böbrek nakli konusunda 200’ün üzerinde dünya lideri uzman İstanbul’da bir araya geldi. Uzmanlar diyaliz hastalarının diyalize mahkum olmadığını hatırlatarak böbrek nakli ile uzun ve kaliteli bir yaşam sürebilecekleri mesajını verdi. Özellikle böbrek sağlığını tehdit eden başlıca hastalıklar olan hipertansiyon ve diyabet hastalarının mutlaka böbrek fonksiyonları testi yaptırması gereği vurgulandı. 20 Nisan 2012, İstanbul - 16-17 Nisan’da Renaissance Polat Istanbul Hotel’de düzenlenen sempozyumun başkanlığını Prof. Dr. Aydın Türkmen ve Avustralya’dan Prof. Dr. Jeremy Chapman üstlendi. Sempozyum bünyesinde düzenlenen basın toplantısında Prof. Dr. Aydın Türkmen, Prof. Dr. Alihan Gürkan, Doç. Dr. Ülkem Yakupoğlu ve Prof. Dr. Graeme Russ global böbrek nakli çalışmaları ve tedavi sürdürülebilirliği gibi konularda bilgi verdi. İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Türkmen Türk Nefroloji Derneğinin yaptığı tüm bölgeleri içeren bir epidemiyolojik çalışmaya göre, Türkiye’de kronik böbrek hastalığının yüzde 16-17’lerde olduğunu söyleyerek şöyle konuştu “Ülkemizde her 6-7 kişiden 1’i böbrek hastası. Bu hastalar hastalığın ilerleyen safhalarında böbrek nakline ihtiyaç duyuyorlar. Kronik böbrek hastalığına neden olan iki önemli hastalık vardır Bunlar hipertansiyon ve diyabettir. Bunların sıklıkları da ülkemizde çok fazla. Hipertansiyon yüzde 33 oranında görülürken, diyabete yüzde 13 oranında rastlanıyor. Ülkemizde 5 yıl sonra 125 bin böbrek hastası olacağı ve bunların diyalize girmek zorunda kalacağı hesaplanıyor. Bu çok büyük bir rakam. Bu kadar hastayı diyalize mahkum etmemek için daha çok nakil yapmamız gerekiyor. Bu nedenle bağış oranının artırılması için kamuoyunda bilinç oluşması gerekiyor.” Toplantıda ülkemizde tek delikten böbrek nakli yapan Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alihan Gürkan ise şunları söyledi “Diyaliz hastaların yaşam kalitesini de oldukça etkileyen bir durum ve çok pahalı bir tedavi. Diyaliz hastalarına ülkemiz yılda 3 milyar TL harcıyor. Beş yıl sonra bu rakam üç katına çıkarak yaklaşık 10 milyar TL olacak. Türkiye şu an sağlığa harcadığı toplam paranın yarısını beş yıl içinde neredeyse sadece diyalize harcar konuma gelecek. Bir yanda yaşam kalitesini artıran, yaşamı uzatan ve daha ucuz bir tedavi olan böbrek nakli var, diğer yanda ise daha pahalı, insanların ömrünü kısaltan ve yaşamı kalitesiz hale getiren, haftanın 3 günü, günde 3-4 saat bir makineye bağlı olmayı gerektiren bir tedavi var. Bu yüzden bütün batılı ülkeler böbrek hastalığı gelişen kişileri mutlaka böbrek nakline yönlendiriyor.” Avustralya’da çalıştığı dönemde vakaların çoğunun beyin ölümü olmuş yani tıbben ölmüş kişilerden geldiğini söyleyen Prof. Dr. Alihan Gürkan, İspanyada bu oranın yüzde 75 olduğunu söyledi ve şöyle konuştu “Türkiye’de ise tam tersi bir oran söz konusu. Geçen sene ülkemizde yapılan toplam 2834 böbrek naklinin 2300 kadarı canlıdan, 500 kadarını ise beyin ölümü olmuş kişilerden gelen bağışlar oluşturdu. Ülkemizde milyon başına düşen organ bağışı oranına baktığımızda, bir yılda bir milyonda 3 kişi gibi bir bağış oranı var. Bu oran İspanya’da farklı bölgeler arasında milyonda 40 ila 100 arasında değişiyor. Ülkemizde bu oranın milyon başına 20-25’lere çıkması gerekiyor. Beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin, başka hayatlar için umut olabilmesini istiyoruz. Biz ülkemizde böbrek nakli listesine giren hastalara ne yazık ki nakil için ortalama bir zaman veremiyoruz. Bir senede de çıkabilir, 10 sene hiç çıkmayabilir. Ülkemizde kadavra bağışı ile ilgili çok faktörlü bir olumsuzluk var. Bunları hep beraber yenmemiz gerekiyor. Kan bağışı, organ bağışı, bunların hepsinde bu geçerli. Bir bağış yapacaksınız ki sıra size geldiği zaman ondan siz de yararlanacaksınız. Bu konuda Türk halkında büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. Aslında bağış yapmayı çok seven bir toplumuz. Halkımızda bu kıvılcımı ateşlememiz gerekiyor. Ülkemizdeki mevzuat gereğince organ nakli konusunda kişinin birinci derece yakınlarının onayının alınması gerekiyor. Bu durumda kişinin üzerinde taşıdığı kartın bir önemi yok. İnsanların yakınlarını bu konuda bilgilendirmeleri ve bağış konusunda istekli olduklarını çevrelerine anlatmaları gerekiyor. En önemlisi ise kronik böbrek yetmezliğine giden süreçteki hastaları korumak. Çünkü böbrek hastalığı önlenebilir. Böbrek hastalığı sinsi ilerleyen bir hastalık. Bu nedenle hipertansiyon ve diyabet hastaları mutlaka iş işten geçmeden her yıl böbreklerini kontrol ettirmeli.” Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülkem Yakupoğlu, ise şu bilgileri verdi “Ülkemizde şu anda böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren hasta sayısı 70 bin. Bunların hepsi bilinçli değil, bekleme listesinde olmaları gerektiğini bile bilmeyen hastalar var. Bekleme listelerine bakıldığında böbrek bekleyen hasta sayısının en çok 19-20 bine çıktığı görülüyor. Oysa böbrek yetmezliğinin en iyi tedavisinin böbrek nakli olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Biz hem çevremizdeki sağlıklı insanlara hem de hastalarımıza bu mesajı vermeye çalışıyoruz. Hastaların kronik böbrek yetmezliği hastası olduklarını öğrendikleri zaman, tek seçeneklerinin diyaliz olup olmadığını, böbrek nakli olma şansı olup olmadıklarını sorması gerekiyor. Bugün 70 bin hasta varken 5 yıl içinde 125 bin kişinin maalesef böbrek yetmezliği olacağı öngörülüyor. Ülkemizde yıllık yapılan böbrek nakli sayısı, son yıllarda artış gösterse de halen 3 bin civarında. Her yıl diyaliz havuzuna 6-7 bin yeni kişi katılıyor. 50 bin hasta ise böbrek nakli olabileceğinin farkında değil. Ülkemizde beyin ölümü olmuş kişilerden nakil yapılırken doku uyumu aranıyor, ancak canlıdan nakil yapılırken doku uyumu aranmıyor. Beyin ölümü olmuş kişilerden yapılan nakillerde doku uyumu aranmasının nedeni ise tıbbı gereklilikler değil. O kadar çok az donör ve o kadar çok bekleyen hasta var ki, nakil için sıradaki hastalar arasından bir puanlama sistemiyle dokusu uyan hastalar seçiliyor. Doku uyumu elbette güzel bir şey ama mutlaka olması gereken bir şey değil. Yapılan çalışmalara göre canlıdan alınan böbrekle yaşayan hastaların 10 yıl sonra sağkalım oranı beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden alınan böbrekle yaşayan hastalara göre daha fazla. Asıl önemli olan alınan böbreğin durumu, canlılığı, cerrahi tetkik ve sonrası izlemler. Son yıllardaki gelişmelerle artık nakil sonrası uygun ilaç uygun dozda seçilebiliyor. Canlıdan alınan böbreklerde ise doku uyumu olanla yüzde 90’lar olmayanların yüzde 78-79 10 yıl sonra sağkalım oranı arasında yüzde 10-11 gibi bir fark var. Bu durumda eşi, yakınları gibi canlı vericisi olan böbrek hastalarının beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiden doku uyumu olan bir böbrek beklemesine gerek yok. Canlıdan yapılan nakillerde yalnızca kan grubu uyumu olması yeterli. Bu kişiler yakınlarından alabilecekleri böbreklerle 15-20 yıl sağlıklı bir şekilde yaşayabilirler. Bu kişileri beyin ölümü listesine ya da diyalize mahkum etmek doğru bir yaklaşım değil. Diyaliz bütün hastalar için iyi ki var ancak bir geçiş tedavisi olarak ya da nakil olma şansı olmayan hastalar için kullanılmalı.” Avustralya Royal Adelaide Hospital Nefroloji ve Transplantasyon Direktörü Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Graeme Russ, ise dünya geneli ile ülkemizi karşılaştırarak “Avustralya’da milyon başına düşen bağış oranına baktığımızda 13 ila 14. Son yıllarda toplum bilinçlendirme kampanyalarıyla, yoğun bakım ünitelerindeki hekim ve hemşirelerin sürece dahil edilmesiyle ve İspanya modelinin uygulanmasıyla bu oran arttı. Bizim ülkemizde de pek çok ülkede olduğu gibi beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden nakiller için bir bekleme listesi var. Çoğu ülkede bağışçı sayısı yeterli değil. Avustralya’da böbrek nakli için ortalama bekleme süresi 3 yıl kadar. Hastalar diyalizde uzun bir zaman geçiriyorlar. Canlı vericisi olan hastaların ise beklemesine gerek kalmıyor.” şeklinde konuşarak şunları ekledi “Ben Türkiye’nin diğer ülkelerden farklı olduğunu düşünüyorum. ABD’de ve Avustralya’da böbrek nakillerinin başarı oranı bir noktada iyileşmesini durdurdu ve biraz gerileme eğilimine girdi. Bunun nedeni çoğu vericinin böbrek sağlığını ve kalitesini etkileyebilecek kalp krizi, diyabet, hipertansiyon geçmişi olan yaşlı kişilerden oluşması. Türkiye’de ise genç bir nüfus var. Bu nedenle nakil başarı oranları daha yüksek olabilir.” Pfizer Türkiye Medikal Direktörü Turgay Aydınlar sempozyumda böbrek naklinin hastalar için önemi ile ilgili şunları söyledi “Dünyanın dört bir yanından organ nakli konusunda uzman hekimleri Türkiye’de ağırlıyor olmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye’de özellikle son yıllarda önemli gelişmelerle birlikte ülkemiz dünyada bir bilim üssü olma yolunda ilerliyor. Pfizer Türkiye olarak uluslararası çapta toplantıları burada yapabilmekten ve hem Türkiye’yi, hem İstanbul’u ve Türkiye’nin bu alanda bilimsel üstünlüğünü yurtdışına anlatabilmekten dolayı gurur duyuyoruz. Türkiye'de yıllardır organ bağışının yaygınlaşması için Sağlık Bakanlığı, üniversiteler ve hastaneler başta olmak üzere çeşitli hasta dernekleri, sivil toplum kuruluşları tarafından sürdürülen kampanyalarla bağışçı sayısı artırılmaya çalışılıyor. Organ nakli ve özellikle böbrek nakli konusunda yapılan çalışmalar ne yazık ki donör sayısı ile sınırlı kalıyor. Bu sayıyı artırabilmek, halkta bilinci artırabilmek ve ülkemizin bu alandaki bilimsel üstünlüğünü duyurabilmek için kamuoyunda nakil konusunda daha fazla bilinirlik yaratılması gerekiyor.” İçindekiler1 Böbrek hastaları kaç günde bir diyalize girer?2 Diyaliz haftada kaç gün olmalı?3 Diyalizle insan kac yil yasar?4 Diyaliz sonrası böbrek düzelir mi?5 3 evre böbrek yetmezliği nedir?6 Böbrekler diyalize neden bağlanır?7 Diyaliz hastasına maaş bağlanır mı?8 Diyaliz kalbi yorar mı?Böbrek hastaları kaç günde bir diyalize girer?Böbrek hastaları için ideal diyaliz süresinin haftada üç gün 8 saat olduğuna işaret eden Başçı, “Haftada üç kez 4 saat yerine, hafta üç kez 8 saat diyaliz, hastanın ömrünü uzatıyor, yaşam standardını yükseltiyor. Diyalize girme süresi ne kadar uzarsa hastanın kanının temizlenme oranı da o kadar haftada kaç gün olmalı?NotGenellikle, her bir hemodiyaliz tedavisi yaklaşık dört saat sürer ve haftada üç kez insan kac yil yasar?Normal koşullarda herhangi bir hastanın diyalizde yaşam süresi ortalama olarak 6 yıl sonrası böbrek düzelir mi?Böbrek fonksiyonu geri düzelir mi? Diyalizden çıkmam mümkün mü? Böbrek fonksiyonunun ani bozulmasına yol açan bir olay sonrası diyalize başlamış hastalarda fonksiyonunun düzelmesi ve diyalizin sonlandırılması evre böbrek yetmezliği nedir?3. evre böbrek hastalığı bazen 3A ve 3B diye ikiye ayrılır. Vücutta bulunan atıkların miktarını ölçen bir kan testi, ikisi arasında ayrım yapar. Semptomlar bu aşamada daha belirgin bir hal alır. Ellerde ve ayaklarda şişme, sırt ağrısı ve idrara çıkma sıklığında değişiklik en çok görülen diyalize neden bağlanır?Böbrek hastalığı bu aşamaya ilerlerse, normal vücut fonksiyonlarından gelen atık ürünler ve fazla sıvı örneğin içmekten vücutta birikir. Sonuç olarak, toksinler ve su bir kan saflaştırma işlemi ile vücuttan atılmalıdır. Bu işleme diyaliz hastasına maaş bağlanır mı?* 2022 sayılı kanun uyarınca başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde Özürlü olduğu sağlık kurulu raporu ile kanıtlayan ve durumuna uygun bir işe yerleştirilemeyen diyaliz hastalarına özürlülere aylık kalbi yorar mı?Sezer, "Böbrek yetmezliğine bağlı diyaliz hastası, kendi yaşıtlarından yaklaşık 10 kat fazla kalp krizi ve felç gibi kardiyovasküler ölüm nedeni ile karşı karşıyadır" diye konuştu. Böbrek hastalıkları hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz HASTA BÖBREKLER isimli kitabımı ücretsiz ekitap öneririm. Ulaşmak için tıklayın. Böbrek hastalığı ilerlerse böbrek birçok görevini daha az yapar, hastada daha önce olmayan belirti ve bulgular ortaya çıkar, hastanın yaşam kalitesi düşer ve kanda kreatinin ve üre yükselir. Diyalizi duyan hastanın morali bozulur, tedavi reddetme erteleme eğilimine girer. Hele daha önce böbrek hastalığı yönünden takip edilmeyen, yeni böbrek yetmezliği tanısı almış olan hastalar için diyaliz tedavisi gerekir tam bir şok yaratır. Kimse diyaliz tedavisi istemez ama diyalize girmek gerekiyorsa ertelememek gerekir çünkü verildi ise yaşamak için eninde sonunda diyaliz tedavisi kaçınılmazdır, diyaliz tedavisine ön hazırlıksız başlamak çok risklidir ve gece yarısı apar topar hastaneye gitmek zorunda kalınabilir. Diyaliz tedavisini reddettiği için sıkışıp acile gelen ve günlerce hastanede bir kısmı yoğun bakımda olmak üzere yatmak zorunda kalan çok hastam olmuştur. tedavisi eskisi kadar zor değildir. Teknolojik ilerlemeler, yeni ilaçlar, tedavi standartlarındaki yükselmeler nedeni ile kendilerine iyi bakan hastalar çok kaliteli bir yaşam sürebilirler. Şimdi soru cevaplarla diyalize gerek var mı yok mu anlamaya çalışalım. Diyaliz tedavisine neden gereksinim duyulur? Böbreğin görevlerinde azalma olursa hastalar destek tedavisine gerek duyar. Diyaliz en büyük destek tedavisidir. Diyalize girmem gerekiyor mu? Hastalığınız evre 5, yani kreatinin klirensi 15 ml/dakikanın altına inmişse diyaliz tedavisine başlanabilir ama her hasta birbirinden farklıdır. Bu konuda kararı verecek olan hastanın doktorudur. Kreatinin hakında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın. Kreatinin klirensimin 15 ml/dakikanın altında olduğunu nasıl anlarım? Aşağıdaki tablo yararlı olabilir. Kreatinin klirensi 15 ml/dk için sınır değerler Erkekler için Yaş Evre 5 Erkekler için Evre 5 Kadınlar için 20 4 25 5 30 35 40 50 60 70 80 Örneğin 20 yaşında bir erkek hastada evre 5 olması için serum kreatinin düzeyi mg/dl olmalıdır. Örneğin 60 yaşında bir kadın hastada evre 5 olması için serum kreatinin düzeyi mg/dl olmalıdır. Annem 60 yaşında, serum kreatinin düzeyi mg/dl. Doktoru diyaliz önerdi. Annem de hiç diyaliz istemiyor? Bazı durumlarda örneğin kalp yetmezliği, yaygın vücut şişliği, nefes darlığı, kontrolsüz hipertansiyon serum kreatinini yükselmese bile diyaliz tedavisine gerek duyulabilir. Bu sorunlar giderildikten sonra hastanın diyaliz tedavisine gerek duyup duymadığı yeniden değerlendirilmelidir. Babam 60 yaşında, serum kreatinin düzeyi mg/dl. Doktoru diyaliz önermedi. Ben de tedirginim ne yapmalıyız? Babanızın kreatinin klirensi 15 ml/dakikanın altında ama bu durum mutlak diyalize gereksinimi var anlamına gelmez. En doğru kararı doktorunuz verecektir. Babam diyalize başladı, diyalizden kurtulmak mümkün mü? Özellikle diyaliz tedavisine yeni başlamış veya böbrek hastalığının nedeni bilinmeyen hastalar geçici bir sorun nedeni ile diyalize gerek duyabilirler, bu hastaların sık takibi gereklidir. Geçici bir sorun nedeni ile diyaliz tedavisine başlanmış ancak daha sonra böbrek fonksiyonları düzelmiş birçok hastamda diyaliz tedavisini sonlandırdım. Bu nedenle erken dönemde yakın takip, ikinci görüş çok önemlidir. Diyalizden kurtulmak için belirti ve bulgular ne olabilir? Diyaliz hastasından her ay diyaliz öncesi ve sonrası kan alınır. Diyalize girerken alınan kanda kreatinin düşüyorsa veya hastanın idrar miktarı artıyorsa hastanın diyaliz gereksinimi ortadan kalkabilir veya haftalık diyaliz sayısı azaltılabilir. Bu belirti ve bulgular ortaya çıkarsa mutlaka doktorunuzla paylaşınız. Bir hastamın idrarı 1 yıl sonra açılmıştı ve diyaliz tedavisini bıraktırmıştık. Diyalizden kurtulmanın başka yolu var mı? Günümüzde diyaliz hastalarının 10-20 yıl öncesine kıyasla çok şanslı olduğunu hatırlatırım. Başarılı bir böbrek nakli ile diyaliz bırakılabilir. Kendisine iyi bakan bir diyaliz hastası böbrek nakli olmuş gibi kaliteli bir yaşam sürebilir. Diyaliz ve böbrek nakli hakkında daha ayrıntılı bilgi için ÜREM KREATİNİNİM YÜKSEK DİYALİZİ NASIL ÖNLERİM? isimli kitabımı ücretsiz ekitap öneririm, lütfen tıklayın. Böbrek hastalıkları hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz HASTA BÖBREKLER isimli kitabımı ücretsiz ekitap öneririm. Ulaşmak için tıklayın. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT NOT Burada okuduklarınız genel bilgilerdir, doktorunuza danışmadan tedavide değişiklik yapılması sakıncalı olabilir. Her türlü yayın hakkı saklıdır© Bilimsel amaçlarla kaynak göstererek alıntı yapılabilir Daha ayrıntılı bilgi için Diyetisyen Meltem Yeter, diyaliz hastalarının tedavilerinin yanı sıra beslenmelerinin de önemli olduğuna vurgu böbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz tedavisinin uygulandığını belirten Yeter, "Kronik böbrek yetmezliğine yola açan bazı nedenler arasında gloria nefrit adı verilen bir hastalık veya şeker hastalığı, ailevi olarak süre gelen böbrek rahatsızlığı, ayrıca böbrek taşları ve infeksiyonlar sayılabilir. Sağlıklı insanlarda böbrekler proteinlerin son atık ürünü olan ve vücudumuzda işe yaramayan üre ve kretaini atabilir ama böbrek hastalarında bu üre ve kreatin atılmaz ve kanda birikir. Bu da diğer organların işlevlerini yerine getirememesine sebep olur ve bulantı, kusma, nefes darlığı gibi şikayetlere sebep olabilir" erken dönemde gerekse transplantasyon aşamalarında ve diyaliz esnasında nakil olmuş hastalarda beslenmenin öneminin çok fazla olduğunu belirten Yeter, "Bilinçli diyet uygulamalarıyla hem böbrek hastalıklarının ilerlememesini sağlamak hem de ilerlemiş hastalarda sıkıntıların, komplikasyonların en aza indirgenebilmesi için diyalizde beslenme çok önemlidir" ifadelerini diyaliz hastalarının beslenmesinde dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı"En önemli şeylerden biri sudur. Suyun fazla alınması veya tuzlu besin tüketilmesi hastalarda ödem ve tansiyon yüksekliği gibi sıkıntılar meydana getirir. Suyun fazla alınması tansiyon düşüklüğüne ve yanında bazı sıkıntıların artmasına neden olabilir. Bundan dolayı iki diyaliz arasındaki sıvı alımının hastanın kilosuna da bağlı olarak 2 kiloyu geçmemesi gerekir. Sadece su değil sıvı olarak çorbalar, meyve suları, diğer sıvı gıdaları aşırı derecede tüketmemek gerekir. Tuzlu gıdalardan kaçınmamız gerekir. Ekmekteki tuz, yemeklerde, salçalarda, salamura besinlerde, peynirlerde, hazır çorbalarda fazla miktarda görünmeyen tuz vardır. Bunlardan kaçınılması diğeri de potasyum ve fosfor dediğimiz minerallerdir. Potasyum diyaliz hastalarında ölümcül sonuçlara rastlanabilecek sonuçlar doğurur. Vücuttaki potasyumun artması demek kasların çok fazla demektir. Çok fazla çalıştığı içinde yorgunluk, halsizlik gibi sıkıntılar meydana getirebildiği gibi ani kalp durmalarına da sebep olabiliyor. Potasyum en fazla sebze ve meyvelerde vardır. Biz hastalarımıza en fazla sebze meyveleri karıştırarak yememelerini öneriyoruz. Bir öğünde mandalina yeniyorsa beraberinde portakalda yemeyin. Günde iki porsiyon meyveden fazlasını yemeyin. Fosfor ise süt ve süt ürünlerinde, balıkta, et ve et ürünlerinde bulunmaktadır. Fosfor için kalsiyum bağlayıcı ilaçlar var. Hastaların bu ilaçları doktor tavsiyesinde kullanmaları ayrıca önerilenden fazla süt ve et ürünlerini, sakatatları tüketmemeleri gerekir. Sebzelerden patatesin potasyum değeri yüksektir. Etinde potasyum değeri yüksektir. Meyvelerden muz, kavun, karpuz, üzümün çok fazla tüketilmemesi gerekir. Tadımlık olarak yemelerini öneriyoruz."İHA Vücudumuzda, bel omurunun iki yanına yerleşmiş pozisyonda bulunan böbrekler; yaklaşık 12 cm uzunluk ve 8 cm genişlikte olup 150 gr ağırlığındadır. Yapısında mil İçindekilerTek Böbrekli İnsanlar Ne Kadar Yaşar?Diyaliz Vücuda Zarar VeriyorOrtalama yaşam süresiNakil Sonrası YaşamDiyabete Bağlı Böbrek Nakli Yapılan Hastalar Tek Böbrekli İnsanlar Ne Kadar Yaşar? Böbrek nakli Böbrek yapısında milyon düzeyinde, kanı süzen ve idrar yapımını sağlayan nefron olarak bilinen birimler vardır. Her 750 kişiden biri tek böbrekli olarak doğmaktadır. Doğuştan veya böbrek bağışı dolayısıyla tek böbrekli insanlar ne kadar yaşar sorusunun cevabı, aslında insan vücudunda ikinci böbreğe ihtiyaç olmadığı gerçeğini ortaya sermektedir. Böbrek vücudumuzda yedeği ile var olan bir organdır. Böbreklerin görevlerini yerine getiremediği durumlarda kişide; vücutta zararlı maddeler, tuz ve su birimi oluşarak bunlara bağlı kalp,akciğer,beyin gibi hayati organların faaliyetleri aksar. Diyaliz Vücuda Zarar Veriyor Böbreklerin görevlerini yerine getirememesi durumunda Son Dönem Böbrek Yetmezliği yani Üremi tanısı konulan hastalara böbrek nakli gerçekleştirilmektedir. Diyalizdeki hastalar normal yaşam döngülerini devam ettirmekte zorluk çekerken böbrek nakli gerçekleşen hastalar sağlıklı bir insanın yaşam kalitesine kavuşurlar. Peki, böbrek nakli olan hastalar kaç yıl yaşar?Yaşam süreleri konusunda da diyalize giren hastalara oranla 2-3 kat daha uzun ve kaliteli yaşam sürmektedirler. Öncelikle böbrek yetmezliği olan hastalar kaç yıl yaşar sorusuna cevap verebilmek için, diyaliz tedavisiyle böbrek fonksiyonlarının ortalama %5’i gerçekleştirildiği bilinmelidir. Bu durum sonucu,zamanla kansızlık, kalp damar hastalıkları ve çeşitli enfeksiyon sorunları yaşanabilmektedir. Araştırma verilere göre; 0-19 yaş grubunda yer alan diyaliz hastalarının ortalama yaşam beklentisi 26 yıl iken böbrek nakli sonrası yaşam süresi ortalama 39 yıla çıkmaktadır. 20-39 yaş grubu diyaliz hastaları 14 yıl olan yaşam beklentisi nakil hastalarında yaşam beklentisi 31 yıl iken; 40-59 yaş grubundaki diyaliz hastaları ile nakil hastaları arasındaki oran 11 yıldan 22 yıla çıkmaktadır. Nakil Sonrası Yaşam Böbrek naklinin başarıyla gerçekleştiği ve sağlığına gereken özeni gösteren her hasta sağlıklı dönemlerinde yaptığı kadar aktif hareket edebileceği bir hayat sürdürebilmektedir. Nakli gerçekleştiren sağlık birimi nakil sonrası hastayı düzenli aralıklarla tetkik ve kontrollerden geçirmektedir. böbrek nakli olan kişi kaç yıl yaşar diye net bir cevap verilemese de nakil sonrası süreç yaşam süresini etkilemektedir. Hastaların bu konuda dikkat etmesi gereken; ilaçlarını düzenli kullanmak, yeterli su içmek ve bedenini gözlemleyerek olası problem belirtilerini göz ardı etmemektir. Kilo takibi, Tansiyon takibi, genel temizlikte özen, evde evcil hayvan bulundurulmaması, sigara içilen ortamlardan uzak durmak dikkat edilecek diğer hususlardır. Diyabete Bağlı Böbrek Nakli Yapılan Hastalar Son dönem böbrek yetmezliğinin en sık karşılaşılan sebepleri; diyabet vehipertansiyondur. Diyabet yani Şeker hastası olanların,bu hastalık dolayısıyla zaten vücutları oldukça yıpranmış olduğundan böbrek nakli olması diyaliz tedavisinin yükünü eklemek hastayı daha fazla yıpratacak ve sonrasında nakil olsa bile yaşam süresini de olumsuz etkileyecektir. Ayrıca Tip I diyabet hastalarında uygun donör olması durumunda, pankreas ve böbreğin nakledileceği tek bir operasyon sonucunda hastanın diyaliz ve insülin tedavisinden kurtulması mümkündür. Hepatit B veya C hastaları da ileri karaciğer hastalıkları yok ise böbrek nakli B ve C virüsü karaciğerde hasara yol açan virüsler olduğundan hasta nakil için uygun görülse bile yaşam süresi oranı sağlıklı bir insana nazaran düşük

diyaliz hastaları kaç yıl yaşar